Anlayış Meditasyonu : Bu da geçecek

by admin

Bu da geçecek..

Tüm sorular için tek bir cevap.

Bu meditasyon tekniği, diğer meditasyon tekniklerinden biraz daha farklıdır. Bu teknik aslında yaşam üzerine derin düşünme pratiğidir.

Öncelikle şu öyküyü ele alalım:

Vakti zamanında kralın biri, krallığındaki tüm bilge insanları yanına çağırtmış ve şu soruyu sormuş:

Herhangi bir koşulda, herhangi bir durumda, her yerde ve her zaman işe yarayabilecek bir mantranız ya da bir öneriniz var mı? Tavsiye edeceğiniz şey, hiçbiriniz yanımda olmadığı zaman bile bana yardım edecek bir şey olmalı. Şimdi söyleyin, böyle bir mantra var mıdır?

Tüm bilge adamlar, kralın sorusu karşısında şaşkına dönmüşler. Tüm sorular için tek bir cevap? Her yerde ve her durumda işe yarayacak bir şey.. Tüm keyifli, üzüntülü, kaybedilmiş ve kazanılmış durumları da içine alan bir şey.. Bilge adamlar düşünmüşler de düşünmüşler.. Kendi aralarındaki uzun tartışmalardan sonra en yaşlı bilge, bütün bilgelerin de kabul edeceği bir şey bulmuş.

Bilge adamlar, buldukları şeyi bir kağıda yazmışlar ve krala vermişler. Kral, bilgelerin verdiği bu kağıdı hemen açmamış ve ancak çok zor bir durum olduğunda, tamamen yalnız olduğunda ve hiçbir çıkar yol bulamayacağı bir an gelirse, o kağıdı açıp bakacakmış. Kral daha sonra kağıdı, elmas yüzüğünün içine koymuş.

Birkaç hafta sonra, kralın düşmanları krallığa saldırı düzenlemişler. Bu saldırı hiç beklenmedik bir saldırıymış ve kral ve ordusu cesurca savaşmışlar fakat savaşı kaybetmişler. Kral, atına binip kaçmak zorunda kalmış. Düşmanları da haliyle kralı takip etmişler. Kral, ormanın derinliklerine doğru ilerlemiş ve arkasında ise onlarca atlı düşman ordusunun kendisine giderek yaklaştığının farkına varmış.

Kral aniden kendini çıkmaz bir yolda bulmuş. Bu yol, hiçbir yere çıkmıyormuş. Yolun ötesi ise uçurummuş. Eğer uçurumdan atlarsa, hiçbir yaşama şansı yokmuş. Düşmanları onu kovaladığı için geriye de dönemiyormuş. Düşman atlıları iyice yaklaşmışlar ve kral için hiçbir çözüm yolu kalmamış.

Kral bir anda güneş ışığında parlayan elmas yüzüğünü görmüş ve yüzüğün içindeki gizli mesajı hatırlamış. Elmas yüzüğü açmış ve mesajı okumuş. Mesaj, çok basit ve bir o kadar da mükemmelmiş:

Bu da geçecek…

Kral, mesajı tekrar tekrar okumuş ve ansızın zihninde bir şimşek çakmış. ‘Evet! Bu da geçecek! Sadece bir kaç gün önce krallığımın tadını çıkarıyordum ve yeryüzünün en güçlü kralıydım fakat şimdi tüm krallık ve onun getirdiği güzellikler kayboldu. Şu an, düşmanlarımdan kaçmaya çalışıyorum. Eğer tüm o görkemli zamanlar geçtiyse, şu anki tehlikem de geçecek.’ Bu anlayış ile kralın yüzüne bir sakinlik gelmiş ve orada sakince saklanmaya devam etmiş.

Kralın saklandığı yer, tamamen doğal güzelliklerden oluşuyormuş. Kendi krallığının bir parçası olmasına rağmen, hiç bu kadar güzel bir yer görmemiş. Kağıtta yazan mesaj, onda o kadar sakinleştirici bir etki yaratmış ki, kısa bir anlık da olsa onu kovalayan düşmanlarını unutmuş. Birkaç dakika sonra düşmanlarının sesleri giderek yaklaşmış fakat kralın bulunduğu uçuruma hiç yaklaşmamışlar ve başka yoldan devam etmişler.

Kral çok cesurmuş ve krallığa geri dönmüş, ordusunu yeniden toparlamış ve saldırıya, saldırıyla karşılık vermiş. Bu sefer düşmanlarını yenmiş ve kaybettiği krallığı yeniden kazanmış. Zafer sonrası, imparatorluğa geri döndüğünde muhteşem bir coşku ile karşılanmış. Tüm halk ve tüm krallık, kralın zaferini kutluyormuş.

Bütün ordu hazırolda kralı selamlıyormuş, insanlar kralın geçtiği yerlere çiçekler döküyormuş. Kral kendi içinden şu sözleri geçirmeye başlamış: ‘Ben en cesur ve en görkemli kralım. Beni yenmek hiç kolay değil.’ Tüm bu karşılama ve kutlama, kralın egosunun yeniden ortaya çıkmasına sebep olmuş.

Bir anda kralın yüzüğündeki elmas, güneş ışınlarıyla parlamış ve ona mesajı yeniden hatırlatmış. Kral, mesajı açmış ve tekrar tekrar okumuş.

Bu da geçecek…

Mesajı okuyan kral, tekrar sessizleşmiş ve yüzündeki egoist tutum bir anda alçakgönüllü bir ifadeye dönüşmüş.

Eğer bu da geçecekse, o senin değildir.

Kaybetmek te kazanmak ta senin değildir.

Sen sadece gözlemcisin. Her şey gelip geçer. Bizler, gelip geçen her şeyin tanıklarıyız/gözlemcileriyiz. Yaşam gelip geçer, mutluluk gelip geçer, acı gelip geçer.

Bu öyküyü okuduktan sonra sakince oturun ve hayatınızı gözden geçirin. Bu da geçecek.. Hayatınızdaki tüm güzel anları ve başarıları düşünün; benzer şekilde hayatınızdaki tüm acıları ve kayıpları düşünün. Onlar kalıcı şeyler midir? Onların hepsi gelip geçerler. Yaşam gelip ve geçer..

Bu dünyadaki hiçbir şey kalıcı değildir. Değişmeyen tek şey değişimdir. Bunu kendi perspektifinizden inceleyin. Sadece düşünüp geçmeyin, tefekküre dalın. Bu yaşa kadar neler gelip geçmedi ki? Şu an çok zorlu deneyimlerden geçiyorsanız, bunu kendinize bir mantra olarak söyleyin: Bu da geçecek.. Mutluluk ve mutsuzluk, aynı madalyonun farklı yüzleridir.

Mutluluk da mutsuzluk da geçip giderler. Peki siz gerçekte kimsiniz? Gerçek özünüz nedir? Kendinizi fiziksel bedeninizle ve yüzünüzle mi tanımlıyorsunuz? Fiziksel bedeniniz de zamanla değişmektedir fakat kendi içinizde hiç değişmeyen bir boyut vardır. Bu hiç değişmeyen parçanız nedir? O, sizin zamandan ve mekandan bağımsız olan özünüzdür.

Siz, değişimi deneyimleyen bir tanıksınız. Değişimi deneyimleyin, onu kabul edin ve anlayın.

Her gün sessizliğin içinde belirli bir süre vakit geçirin. Genellikle güzel anlarımızda ‘Bu da geçecek’ tavrını benimsemeyiz fakat zorlu zamanlar geçirdiğimizde, bunun neden başımıza geldiğini sorgularız. Hangi durumda ve şartta olursanız olun, kendi yaşamınızı sessizliğin içinde değerlendirin ve ‘Bu da geçecek’ diyin. Her şey geçer ama kendi gerçek özü’nüz hiç dokunulmamış şekilde kalır. Gerçek benliğiniz, hiç değişmeden kalan bu öz’dür. Bu öz’ü bilmek, gerçek meditasyondur.

You may also like

Leave a Comment