A) Meditasyon

by admin

A) Meditasyona Giriş

Sözcük anlamıyla Meditasyon nedir?

Meditasyon, Latince ‘meditatio’ kelimesinden türetilmiş, sözcük anlamıyla birçok Batı dilinde “derin düşünme” anlamına gelmekte olan bir terim olup, sözlüklerde, “kişinin iç huzuru, sükûnet, değişik şuur halleri elde etmesine ve öz varlığına ulaşmasına olanak veren, zihnini denetleme teknikleri ve deneyimlerine verilen ad” olarak tanımlanır.

Meditasyon nedir?

Meditasyonu tanımlayan kişinin farkındalık seviyesine bağlı olarak, meditasyonun çok fazla tanımı vardır. Bu tanımların hepsini göz önüne alacak olursak; meditasyon hem bir yetenek, hem bir deneyim, hem bir egzersiz ve nihai olarak ise zihin ötesi bir farkındalık durumudur.

Meditasyon, gerçekte kim olduğumuzun farkına varma sürecidir.

Şimdi sıfırdan başlayarak kendimize şu soruyu soralım: Ben kimim?

Bu soruya genel olarak dünyevi yaşamımızdaki kimliklerimizle cevap verildiğini fark etmişsinizdir. Adımız, yaşadığımız ülke, cinsiyetimiz, dinimiz, eğitimimiz, fiziksel görünüşümüz, yaşımız, inançlarımız, düşüncelerimiz vs. Bizi tanımladığını düşündüğümüz tüm bu kimlikler, doğumumuzdan şu ana kadar yaşadığımız koşulların tümünün toplamıdır. Uzun yıllar boyunca emek harcayıp bir meslek edinmişizdiz ve bu sefer de bu meslek bizi tanımlamaya başlamıştır. Eğer farklı bir ailede ve ülkede doğmuş olsaydık ve farklı şartlar altında yaşıyor olsaydık, bu sefer kendimizi daha farklı tanımlıyor olacaktık. Tüm bu kimlikler, belirli koşullar altındaki yaşamımızın birer sonucudur.

Yukarıda yazdığımız ve bizi tanımladığını düşündüğümüz tüm yaşamsal ve karakteristik özellikler, gerçek ‘ben’i tanımlamamaktadır. Tüm bu kimlikler, yaşadığımız tüm koşullar ve durumlar altında hiç dokunulmamış ve saf olarak kalan/var olan gerçek benliğimizi açıklamamaktadır.

Her kim olursak olalım, yaşam şartlarımız ve durumlarımız her ne olursa olsun, tüm bu dışsal şartlardan bağımsız olan bir ‘öz’e sahibiz. Bu öz ayrıca şu kavramlarla da açıklanabilir:

  • Öz
  • Benlik
  • Tanık benlik
  • Ruh
  • Bilinç
  • Saf bilinç

Meditasyon, gerçek kimliğimizi hatırlamanın bir yoludur.

Gerçekte/aslında bizler saf bilinç’iz. Bedene (hatta bedenlere) sahibiz ama beden değiliz, zihne sahibiz ama ne zihiniz ne de düşünceleriz. Biz tüm bunlara sahip olan, tüm bunlarla ‘bir’ olan ve hayat rolümüz içerisindeki her şeyi hisseden ve her şeye tanık olan bilinçleriz.

Meditasyon, kendi içimizdeki bu bilinci hatırlamamızın bir sürecidir.

Kendimizi beden/zihin/ruh üçlemesinin ‘bir’i olarak tanımlayalım ve zihinsel durumlardan sıyrılıp, zihin ötesine ne şekilde gidebileceğimizin minik bir yolunu çizelim.

Meditasyondan ve tanık benlikten bahsedeceğimiz için bedenle alakalı bir şeyler yazmaya gerek yok. Aslında tek bir bedene sahip değiliz ve bununla ilgili çakralar ve enerji bedeniyle alakalı yazdıklarıma bakabilirsiniz. İçsel farkındalık ve enerji çalışmaları yapabilmek için enerji bedeni ve çakralar hakkında da bilgi ve farkındalık sahibi olmamız çok önemlidir ve bu çalışmaları yapabilmek için ise belirli bir meditasyon bilgisine ya da meditatif duruma geçebilme kabiliyetine erişmemiz elzemdir.

Şimdi zihinsel ve düşüncesel süreci 4 e ayıralım ve zihin ötesi duruma/meditasyon durumuna ne şekilde geçileceğini felsefik olarak açıklayalım. Yani bu durumu, farkındalığın düşük olduğu durumdan, tam farkında olma durumuna geçiş süreci olarak da söyleyebiliriz.

1-) Sıradan düşünce: Günlük hayatımızda farkındalıkla ya da farkındalıksız düşündüğümüz ve konuştuğumuz basit düşünce ve konuşma mekanizması. Bazen anlamlı bazen anlamsız olan, eğlenceli de olabildiği gibi bazen sorunlara yol açan, yer yer anlamlandıramadığımız ve bazen yalanlara başvurduğumuz klasik düşünce süreci.

2-) Tefekkür ya da farkındalıkla düşünme: Tefekkür, herhangi bir mesele hakkında düşünme, zihni yorma, derin düşünme ve işin şuuruna varmak demektir. Bu tanım, farkındalıkla düşünmeyle eş anlamlıdır. Tefekkür, hayat yolculuğumuzda bir işe girerken, sorunlarımızı çözerken ve güzel yaratımlarda bulunurken, kaçınılmaz olarak başvurmamız gereken düşünce sürecidir. Meditatif bir durumdayken tefekküre dalmamız olup olabilecek en güzel zihinsel yaratımdır, tabi ki zihinsel sürecimiz ve kavrayışımız doğru düzgün olduğu sürece.

3-) Yoğunlaşma: Düşüncenle, zihninle, farkındalığınla ve an’ınla tek bir şeye konsantre olmaya yoğunlaşma denir. Mesela müzik dinlemek ama sadece müziğe odaklanmak ve içimizde müzikle bir olmak. Müzik ne kadar güzelmiş diye zihinsel olarak düşünmemek, sadece müziği hissetmek. Ya da bir ağaca bakmak ama sadece bakmak, ağaca bakarken yanındakinle konuşmamak, aklına gelen başka bir anını düşünmemek ve sadece ağaçla bir olmak veya gözlerini bir muma dikmek, aya/yıldızlara dalmak ve bütün diğer durumları farkındalıktan atmak. Örnekleri çoğaltacak olursak, bir şeyi koklamak ama sadece koku olmak ve bedensel, zihinsel tüm uyaranları unutmak. Şimdiki vereceğim örnek bir meditasyon tekniğidir. Neden meditasyona bir teknikle başlanması gerektiğini burada daha iyi anlayacağız. Nefesimize odaklanmak. Mesela 10 dk (ya da daha az veya fazla) boyunca sadece nefes alış verişine odaklanmak, aklına ne gelirse gelsin, farkındalığın nereye giderse gitsin tekrar geri dönüp tek bir şeye yani nefesin girişine ve sonra çıkışına, nefesin girişine ve sonra çıkışına odaklanmak (odaklandığın şeye devam etmek).

4-) Meditasyon yöntemleri ve meditasyon: Meditasyon yöntemleriyle, meditasyon karıştırılmaktadır. Meditasyon yöntemleri şudur: Meditasyona dalmak ya da meditatif durumdayken belirli içsel çalışmalar yapmak için bazı yöntemler kullanmaya meditasyon teknikleri denir. Nefes üzerine teknikler, duygu teknikleri, hareket teknikleri, boşluk teknikleri, bakma teknikleri, ses teknikleri, dikkat teknikleri, farkındalık teknikleri, enerji teknikleri, çakra iyileştirme teknikleri, görselleştirme teknikleri ve sayabileceğimiz bir sürü teknik bulunmaktadır. Bütün bu tekniklerin hepsinin kendine özgü faydaları ve iyileştirme güçleri vardır. Çok boyutlu varlıklar olarak zihnimizi, bedenimizi, duygularımızı, enerji bedenimizi, acılarımızı, öfkemizi, üzüntülerimizi, karmik enerjisel durumlarımızı, blokajlarımızı, auramızı, dikkatimizi, farkındalığımızı vb. geliştirip iyileştirmemiz için farklı yaklaşımlarda bulunmamız ve farklı yöntemler uygulamamız gerekmektedir. Meditasyon yapmak demek, tüm bu durumları göz ardı etmek anlamına gelmemektedir. Meditasyon yapmak demek, tüm pozitif olgularımızla beraber biraz önce saydığım negatif durumlarımızın da farkına varmamız, gözlemlememiz anlamına gelir.

Meditasyonu önce ezoterik şekilde açıklamak istiyorum. İçeride, bizim içimizde duyguların, düşüncelerin, dünyanın, seslerin ve aklımıza gelebilecek tüm dışsal olguların bizi rahatsız etmediği bir alan var. İfadeyi çalmakla beraber ‘Tanrılar vadisi’ olarak nitelendirebileceğimiz ve hiç bozulmamış, sadece farkındalık olarak kaldığımız bir alandan bahsediyorum. Burası öz’ümüzün farkına vardığımız ve meditasyon nedir’in giriş paragraflarında bahsettiğimiz, gerçek kimliğimizi hatırladığımız yerdir.

Meditasyonu bir de yoğunlaşma üzerinden anlatalım. Bütün farkındalığımız belirli bir süre tek bir yerde yoğunlaştıktan sonra içsel olarak farkındalığımızı o yoğunlaşmadan da çekerek, sadece farkında olarak ama hiçbir şekilde kendimizi zorlamayarak, kendimizi içsel boşluğa bırakmak. Bu alan, meditasyonda olduğumuz alandır. Burada düşüncelerimizi, enerjisel durumlarımızı, sesleri ve tüm dışsal şeyleri baskılamıyoruz ya da onları zorla zihnimizden ve farkındalığımızdan atmaya çalışmıyoruz. Her şeyi olduğu gibi bırakıp gözlemleyerek, kendi saf bilincimizi deneyimliyoruz.

Meditasyonla alakalı daha detaylı başlıklara geçmeden önce çeşitli kaynaklardan derlediğim ve faydalı olacağını düşündüğüm bazı meditasyon tanımlarını paylaşmak istiyorum:

Meditasyon, seçimsiz farkındalık durumudur.

Meditasyon, gerçek kimliğimizle/özümüzle (ebedi keyfin, kutsamanın ve barışın kaynağı) bağlantı kurabilmemiz için zihnimizi sakinleştirmenin sistematik bir yoludur.

Meditasyon, zihinsizlik halidir.

Meditasyon, içeriye dönüş ve zihnin çamurlu sularını geçmektir. Meditasyon, bilincin temiz ve derin okyanuslarında yüzebilmemiz için egoyu filtreler.

Meditasyon, katılımcı değil gözlemci olmaktır.

Meditasyon, bilinci değiştirmek için dikkatimizi bilinçli olarak kullanmaktır.

Meditasyon, kendimizi ve gerçekliği öğrenmenin bir aracıdır. Bu araç, bizi herhangi bir yerden çekip, an’a (bilinç, şuur) getirmenin tek yoludur. En basit deyişle: Meditasyon = Bilinç.

Meditasyon, sonlunun sonsuzla birleşmesidir.

Meditasyon ne değildir?

Meditasyon, zihnini/aklını susturmanın bir yolu değildir. Meditasyon, ortalama bir insanın her gün düşündüğü 50000 düşüncesinin altında gömülü olan ve her zaman orada bulunan sessizliğin içine girmenin bir yoludur.

Deepak Chopra

Meditasyon; farklı bir kişiye, yeni bir kişiye ve hatta daha iyi bir bireye dönüşmekle ilgili değildir. Meditasyon, farkındalık içerisinde pratik yapmak ve sağlıklı bir perspektif anlayışı edinmekle ilgilidir. Düşüncelerinizi ve hislerinizi kapatmaya ve onları uzaklaştırmaya çalışmıyorsunuz. Onları, yargılamadan gözlemlemeyi öğreniyorsunuz ve nihayetinde düşüncelerinizi ve hislerinizi daha iyi anlamaya başlayabileceksiniz.

Meditasyonu daha iyi anlamak ve uygulayabilmek için meditasyonun ne olmadığı hakkında bazı fikirler vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Meditasyonun ne olmadığını anlamak, meditasyonla ilgili fikirlerimizi, uygulamamızı ve beklentimizi daha doğru bir yola sokacaktır.

1-) Meditasyon konsantrasyon değildir

Daha önce yazdığım 4 zihinsel yaklaşım içerisindeki ‘yoğunlaşma’ alt başlığında ve sonraki alt başlıkta yazdığım gibi meditasyon, farklı bir konsantrasyon türüdür. Daha doğru söylemek gerekirse meditasyon, daha incelikli bir konsantrasyon türüdür.

Konsantre olduğunuzda, dikkatinizi sürekli olarak belirli bir şeye ya da eyleme yöneltmiş olursunuz fakat meditasyonda, dikkatinizi belirli bir şeye ya da eyleme yöneltmezsiniz. Meditasyondayken, herhangi bir şeye konsantre olmayı seçmeden, sadece şu anın içinde farkında şekilde kalırsınız. Konsantrasyon, meditasyonu öğrenmek için çok önemlidir (konsantrasyon, meditasyonu öğrenmesek de çok önemlidir ama meditasyonla, konsantrasyon arasındaki farkı anladığımızda hem konsantrasyon kalitemiz hem de farkındalık seviyemiz daha yükselecektir). Konsantrasyon, meditasyon yapabilmemiz ve meditasyonu öğrenebilmemiz için çok büyük bir yardımcıdır fakat konsantrasyon, meditasyon değildir.

2-) Meditasyon gevşemek/rahatlamak değildir

Gevşediğimiz zaman rahatlarız, sakinleşiriz, huzur ve yenilenme hissederiz. Meditasyon öncesi rahatlamak ve gevşemek önemlidir hatta meditasyon, insanı rahatlatır diyebiliriz. İlerleyen başlıklarda değineceğim ama burada minik bir not düşeyim; meditasyon, kesin bir şekilde tüm sorunlarımızı çözer ve bizi tamamen rahatlatır diye bir kaide yoktur. Rahatlamak ve gevşemek, meditasyon yapmanın yan ürünüdür, doğal bir sonucudur ama meditasyon, rahatlamak ve gevşemek değildir.

3-) Meditasyon ciddi bir dini uygulama değildir

Meditasyon; belirli bir duruşta oturmayı, bazı mantraları mırıldanmayı, tütsü yakmayı ve bazı egzersizler vb. yapmayı gerektiren spesifik bir ritüel değildir. Şunu eklemem gerekir ki, bir önceki cümlede saydığım ve başka sayabileceğimiz bazı pratiklerin meditasyona ve/veya farkındalıkla yapabileceğimiz eylemlere faydası olmaktadır. Faydası olan şeyler, eylemin kendisini tanımlamamaktadır. Meditasyon, varlığımızın bir niteliğidir. Gerçek ‘öz’ümüzün farkına vardığımızda, farkındalıkla yapıyor olduğumuz her şey meditasyona dönüşür.

Meditasyonu öğrenmek zaman ve meditasyonu öğrenmek isteyen kişi (arayan) tarafından samimi bir çaba harcamayı gerektirir fakat bu durum, meditasyonun belirli bir ritüele ya da bir dine bağlı olduğunu göstermez. Meditasyon genelde doğu kültürüyle özdeşleştirilmiş bir kavramdır ama kişinin kendi içine dönmesinin ve farkındalık çalışmaları yapmasının dini, ülkesi, inancı ve tanımlanabilecek herhangi bir durumu yoktur. Kişinin özgeçmişi, dini, ülkesi ve inancı ne olursa olsun, bu durum meditasyon yapmasına engel değildir. Hatta meditasyon çok ciddi bir yaklaşımla ve ağırbaşlılıkla yapılması gereken bir şey de değildir.

4-) Meditasyon belirli bir zihin/akıl durumu değildir

Meditasyon, zihinsizlik durumudur.

Bilim adamlarına göre beyin dalgalarının frekansına bağlı olarak temelde 5 çeşit beyin dalga durumu vardır. Bunlar: Delta , teta, alfa, beta ve gama’dır. Her bir beyin dalgasıyla farklı işlevleri yerine getirebiliyoruz. Mesela günlük aktivitelerimizi gerçekleştirdiğimiz ve genellikle yaşadığımız beyin frekansı, beta’dır. Alfa ise genellikle meditasyondayken bulunduğumuz beyin frekansıdır fakat alfa beyin frekans durumu, meditasyon değildir. Meditasyon, alfa beyin frekansı içindeyken gerçek özümüzün farkındalık durumudur.

Kendi içsel çalışmalarımızla, dinlediğimiz bazı frekans müzikleri vasıtasıyla ya da beyin dalgalarımızı alfa frekansına eşitleyecek bazı elektronik aletler yoluyla kendimizi meditatif duruma geçirebiliriz. Beyin dalgalarının alfa frekansındaki zihin durumunda şimdiki an’ın içinde farkında şekilde kaldığımız durum, meditasyonda olduğumuz durumdur fakat hiçbir mekanik alet ya da frekans müziği, ‘farkındalık’ yaratamaz. Dışsal şeyler sadece ‘gerçek bilincimiz’in farkına varabilmemiz için uygun koşulları oluştururlar.

5-) Meditasyon kendi kendini hipnoz etmek değildir

Hipnozda ve genelde birçok meditasyon tekniğinin başında, belirli bir şeye konsantre olma süreci vardır. Kişi hipnozda, yarı bilinçli bir trans durumuna girer ve şimdiki an’ın farkında olmaz fakat kişi meditasyondayken, şimdiki an’ın ve meditasyon sürecinde olduğunun bilinçli şekilde farkındadır.

6-) Meditasyon düşünmek değildir

Meditasyon, düşünme/düşünce sürecini aşma yöntemidir. Beynimiz ya da zihnimiz sürekli olarak düşünce yaratan bir mekanizmaya sahiptir. Meditasyondayken farkına varılan en önemli olgu, sadece bedenimiz ve zihnimiz olmadığımızdır. İçimizde her türlü düşünce ve zihin sürecinden bağımsız olan bir farkındalık durumu mevcuttur. Bu bilinci (farkındalığı) öğrenmek ya da daha doğru şekilde söylersek bu bilinci (farkındalığı) yeniden hatırlamak/farkına varmak, meditasyonun kilit noktası ve en önemli amacıdır.

Düşünüyorum, öyleyse varım.

Descartes

Meditasyon, Descartes’in yukarıdaki görüşünü bir tık öteye götürüyor ve daha incelikli bir farkındalık seviyesiyle karşılık vermemizi sağlıyor.

Varım, o yüzden düşünüyorum.

Neden meditasyon öğrenmeliyim?

Hayat bazen zorlayıcı olabilmektedir. Çevremizde ve hayatımızda gerçekleşen durumları kimi zaman kontrol edemesek de, bu durumlarla nasıl yüzleşeceğimiz ve bu durumlara ne şekilde karşılık vereceğimiz ise bizim elimizdedir. Hayatın yoğunluğu, artan teknoloji ve sürekli maruz kaldığımız bilgi karmaşası, zihnimizi gerçekten yormaktadır ve bu yüzden pek çok insan, iç huzur ve zihinsel sükunet aramaktadır. Düşüncelerimiz ve hayat koşuşturmacaları içinde boğulmadan şimdiki anın içinde ne kadar kalabilirsek, hayatımızı daha uyumlu şekilde götürebilme şansımız da o kadar artmaktadır. Hayatımızın neresinde ve zihinsel ve duygusal olarak hangi şartlar içinde olursak olalım, meditasyon kademeli olarak farkındalığımızı, dikkatimizi ve merhametimizi geliştirecektir ve bu durum zihnimizin daha sakin olmasına yol açacaktır.

Farkındalık yoluyla şu anki düşüncelerimizi ve hislerimizi daha iyi anlarız ve düşüncelerimizi ve hislerimizi gözlemlediğimizde ise neden şu anki düşüncelerimize ve hislerimize sahip olduğumuzu daha iyi kavrarız. Bunun sonucunda, hayata karşı daha sağlıklı bir perspektif elde ederiz. Merhamet ise hem kendimize hem de çevremize ve diğerlerine karşı daha nazik olmamızı sağlar, bu da ailemizle, arkadaşlarımızla, ilişkilerimizle ve hatta varoluşla olan bağımızı daha sağlıklı hale getirir.

Neden meditasyon öğrenmeliyim sorusunun cevabı kişiden kişiye değişmektedir. Kişinin, meditasyonu ne şekilde algıladığının ve meditasyondan beklentisinin ne olduğunun cevabına bağlı olarak farklı sonuçlara erişebiliriz. İlerleyen başlıklarda meditasyonun faydalarından bahsederken göreceğimiz gibi meditasyonun faydaları çok derin ve hayat değiştiricidir. Özetle düzenli olarak meditasyon yapmak fiziksel, zihinsel, duygusal ve psikolojik olarak bireyin yaşam kalitesini yükseltmektedir.

Kişi şu sebeplerden ötürü meditasyon yapmak isteyebilir:

  • Dikkati geliştirmek ve toparlamak
  • Zihni sakinleştirmek ve düşünce sürecini yavaşlatmak
  • Fiziksel olarak kontrolü ele almak
  • Kendi öz’ünün farkındalığına erişmek
  • Uykuyu düzene sokmak
  • Merak etmek
  • Stres, depresyon, ağrı, anksiyete ve/veya bazı sıkıntıların üstesinden gelmek
  • İçsel blokajlar ve çakralar üzerinde çalışmak
  • Enerji çalışması yapmak
  • Ezoterik bazı farkındalık seviyelerine erişmek, ezoterik çalışmalar yapmak ve sayabileceğimiz başka sebepler…

Meditasyonun kökeni

Meditasyonu daha iyi öğrenmemiz için meditasyonun varoluşsal kökenini ve nasıl ortaya çıktığını belirli bir konsept altında açıklamak faydalı olacaktır.

İnsanlığın Dünya üzerindeki varoluşundan beri bazı sorular, her çağ ve dönemde insan zihnini hep kurcalamıştır. Örn: Evreni kim yarattı? Dünya üzerindeki yaşam nasıl oluştu? Yaşamın amacı nedir? Neden doğuyoruz ve ölüyoruz? Evreni kim yarattı sorusu, tüm çağlar boyunca insanın merak konusu olmuştur.

Evrenin arkasındaki gizem hakkında belirli ipuçları bulmak için yapılan çalışmalarda, iki yaklaşım benimsenmiştir:

İlk yaklaşım, dış dünyayı araştırarak belirli yaklaşımlar ve sonuçlar elde etmek olmuştur. İnsanlar doğal yasaları araştırmışlar, belirli olgulara varmışlar ve aletler, makinalar vb. icat etmişlerdir. Tüm bu dış dünya üzerinde yapılan çalışmalar, bilimin doğmasına yol açmıştır. Tarih boyuncaki tüm bilim adamlarının sürekli çalışmaları, doğanın fiziksel ve biyolojik yasalarının arkasındaki gizemi yavaş yavaş çözmekle sonuçlanmıştır ve bu çalışmalar devam etmektedir.

Gerçeği, algılanabilir dışsal dünyada arayıp bulmaya çalışan ilk yaklaşımın yanında, ikinci bir yaklaşım da ortaya çıkmıştır. Bu ikinci yaklaşımı benimseyen diğer arayışçılar şu şekilde düşünmüştür: Eğer bir yaratıcı bu dünyayı yarattıysa ve varoluşu araştırmak için derinlemesine araştırma yapmak gerekiyorsa, bizler de varoluşun birer parçasıyız ve bu yüzden, gerçeği bulmak için dış dünyayı derinlemesine araştırmak yerine neden kendi içimize girmeyelim ve bazı soruların cevaplarını bulmak ve çeşitli ipuçları elde etmek için içsel araştırma yapmayalım? Böylece bu ikinci arayışı benimseyen kişiler, kendi üzerlerinde çalışmalar yapmaya başlamışlar ve içe dönmek için çeşitli metodlar geliştirmişlerdir. Bu içe dönme çalışmaları, meditasyonun doğmasına yol açmıştır.

Bilimsel ilerlemeler başlayıp bazı gerçeklikler gün yüzüne çıkmaya başladığında, ilk başlarda tüm evrenin elementlerden oluştuğu, daha sonra elementlerin atomlardan, atomların elektronlardan ve sonra Einstein’ın E=mc2 eşitliği ile başlayan ve kuantum farkındalığıyla devam eden ‘enerji’ farkındalığı ortaya çıkmıştır. Mistiklerin ve çoğu antik öğretinin binlerce yıldır söylediği ve tüm ileri seviye meditasyoncuların da farkettiği şey şudur: Enerjinin de altında bilinç (saf farkındalık) vardır. Tüm evren, saf bir bilinçten oluşmuştur ve bu bilinç (yüce bilinç, tanrı) bütün yaratımın altındaki nihai şeydir.

Kuantum seviyesindeki bilimsel araştırmalar, her şeyin enerji olduğu sonucuna varmıştır. Gerçi şunu da söylemem gerekir ki, kendim de ‘saf bilinç’ farkındalığına ve keşfine ulaştıktan sonra bu ‘bilinç’ farkındalığını baz alarak bazı bilimsel kitaplar okuyup çeşitli araştırmalar yaptım. Kuantum araştırmaları yapan bilim adamları içerisinde, ‘bilinç’ araştırmalarına geçiş yapan bazı bilim adamlarının olduğunu öğrenince, bilimin de artık bu gerçekliği keşfetme (belki de keşfedildi bilimsel olarak, tüm bilime hakim olmadığımızı düşünüyorum) sürecine girdiğinin sonucuna vardım.

Meditatif durum içerisindeyken, ikinci yaklaşımın farkına varan mistikler ya da arayışçılar bu ‘bilinç’in enerji alanının, tüm kozmosa yayıldığının farkına varmışlardır. Derin meditasyon durumunda ve samadhi ya da nirvana deneyiminde bir kişi, ‘öz’ün her yerde ve her şeyde bulunan bu elementinin deneyimine ve farkındalığına erişebilir. Gerçekte de, enerjinin altında bilinç bulunmaktadır ve bu yüce bilinç, kendi enerjisi vasıtasıyla tüm evrene yayılmıştır. Bilim de eninde sonunda bu gerçekliğe varacaktır. Bu saf ve ilahi bilinç her yerde ve her şeyin içindedir. Her şey ‘bir’dir diyen ve bu ‘bir’in kendi içimizde ve dışımızda, her yerde ve her şeyin içinde olduğunu söyleyen bir kişi, ‘öz’den bahsediyor demektir. Derin meditasyon durumuna geçebilmeyi başarabilen her kişi, bu yüce bilinci hissedebilir.

Yeni başlayanlar için meditasyon

İlk defa meditasyon yapacak kişiler sessizliğin içinde durmayı, içsel düşünceleri ve hisleri gözlemlemeyi ve hiçbir şey yapmamayı çok tuhaf bulacaklardır. İşin tuhaf tarafı şudur ki zihin, bu sürece direnç gösterecektir. Yeni başlayan bir kişi için meditasyon, biraz yabancı hatta zorlayıcı bir his olabilir fakat böyle hissetmekte hiçbir sorun yoktur. Şu unutulmamalıdır ki binlerce yıldır meditasyon yapan herkes, başlangıçta belirli zorluklar ve şüpheler yaşamıştır.

Bütün yaşamımız genellikle zihnimiz vasıtasıyla deneyimlenmektedir ve meditasyon yapmaya başladığımızda, yaşama dair bakış açımız dramatik şekilde değişecektir. Meditasyon yapmaya hevesli olmakla, meditasyonu gerçekten yapmak arasında çok ciddi farklar vardır fakat meditasyona başladıktan ve bunu düzenli bir rutin haline getirdikten sonra onun faydalarını hissetmeye başlayacaksınız. Zihni sakinleştirebilmek için zihnin şu anki halini gözlemlemeye başlamanız gerekecektir.

Gözlerinizi kapatıp, öğrendiğiniz meditasyon tekniklerinin uygulamasına geçmeye başladığınızda zihninizin meşgul olmasını, kolayca dikkatinizin dağılmasını ve kalabalık zihnin huzursuz olmasını bekleyebilirsiniz. Sessizce oturup meditasyon yapmaya karar vermeniz, hemen kesintisiz bir sakinlik yaşayacağınız anlamına gelmemektedir (aksi de olabilir ve çok rahat şekilde meditasyon yapabilirsiniz de). Her şeyde olduğu gibi meditasyonda da belirli bir süre pratik yapmak ve sabırlı olmak gerekmektedir. İlerleyen başlıklarda, meditasyona ne şekilde yaklaşılması gerektiğinden, yapılabilecek yanlışlara kadar bazı bilgiler vereceğim.

İyi meditasyon ya da kötü meditasyon diye bir şey yoktur. Meditasyondayken sadece, farkında olmak ya da farkında olmamak vardır. Başlarda zorlansanız da, istediğiniz gibi olmasa da ya da meditasyonu hayatınızdan çıkarmaya karar da verseniz, hiçbir şekilde kendinizi ve yaptığınız eylemi yargılamamalısınız.

Meditasyondayken, düşünceler içinde kaybolmaya başladığınızı anladığınız an ‘farkında’ olduğunuz andır. Eğer nefesinize odaklanıyorsanız, sizin dikkatinizi dağıtan düşünceden kendinizi çekip tekrar nefesinize geri dönün. Başlangıçta yapılması gereken en önemli şey budur. Bu durum ne kadar sıklıkla olursa olsun, her seferinde farkındalığınızı odaklandığınız şeye geri getirin. Azmettikçe, farkında şekilde geçireceğiniz anların süresi daha çok artacaktır.

Osho’nun bu süreci anlatmak için çok güzel bir örneği vardır: Kendi içsel alanınızı ve farkındalığınızı masmavi açık bir gökyüzü olarak düşünün ve düşünceleri ise gökyüzünden akan bulutlar olarak zihninizde canlandırın. Amacımız akan bulutlara odaklanmaktan öte gökyüzüne odaklanmaktır.

Kendi ilk meditasyon deneyimimden bahsetmek istiyorum. Bundan yıllar önce meditasyonun ne olduğunu bilmeden ve hatta meditasyon kelimesini hayatımda cümle içinde bile kullanmadığım bir dönem, rastlantısal şekilde meditasyon yaptım. O dönem, hayatımın çalkantılı dönemlerinden biriydi. Detaylara girip yazıyı uzatmayacağım. Bazı zorlukların üstesinden geldikten (kiminin de gelemedikten) sonra hayatımın dönüm noktasına yaklaştığım bir zamanda, bir karar almam gerekiyordu. İşimle, yapmam gereken şeylerle ve hayatımın ne şekilde ilerleyeceğiyle alakalı bir karar aldım ve bu kararı uygulamak için tüm enerjimi ve varoluşumu vermeye başladım. Bu kararın getirdiği ilk eylem ise İngilizce olarak ileri seviye kitapları okuyabileceğim seviyeye gelmek ve daha sonra, yapmam gereken şeylerle alakalı sıkı bir çalışmaya ve araştırmaya girmekti. Bu sürecin bedeli ise eski hayatımı ve yapıyor olduğum çoğu şeyi bırakmak ve yeni bir yola girmek oldu. Okuma, araştırma, çalışma ve İngilizce kursları derken bazı Metafizik ve ezoterik olgular da dikkatimi çekmeye başladı. Sıkı çalışmamın yanında ek olarak da farklı konuları araştırıyor ve kendimi geliştiriyordum. Şu anki yapıyor olduğum şeylerin milyonda biri bilgim ve farkındalığım yokken, astral seyahatle alakalı bazı şeyler okudum ve kendime şunu dedim:

Madem böyle bir şey var, deneyelim bakalım!

Şunu eklemem gerekir ki astral seyahatle alakalı pek bir şey okumadan, birkaç tekniği gözden geçirip kendimce uygulamaya çalıştım. Zihin nasıl sakinleştirilir, nefes teknikleri nedir, kendi içime nasıl girerim ve düşünce süreci nedir ne değildir vb. sorularla alakalı hiçbir farkındalığım, bilgim ve deneyimim yoktu. Her akşam yatmadan önce tütsümü yakıp, meditasyonla alakalı hiçbir fikrim yokken meditatif duruma geçmeye çalışıp astral seyahat yapmaya çalıştım. Bırakın astral seyahati, 10 dk boyunca sabit durmak bile beni çok zorladı. Sakince uzanıyorum ve bedenim kaşınmaya başlıyor, burnum akıyor, tükürük birikiyor, yastık rahatsız ediyor derken daha fiziksel olarak hiçbir şey yapmadan durmayı beceremiyordum. Daha sonra bedeni sakinleştirmeyi öğrendikten sonra bu sefer de zihnim susmamaya başladı. Devamlı bir düşünce, geçmişte çözümlenmemiş bazı konularla alakalı yüzeye gelen şeyler gibi meditasyonun başlangıcındaki bazı ufak dikkat dağınıklıkların farkına vardığım an hayatımın dönüm noktasıydı. Astral seyahati bıraktım ve kendime şunu dedim:

Olm sen nasıl 10-20 dk boyunca sakince duramıyorsun?

Sakince durmaktan kastım şuydu: Gözlerimi kapatmak ve bedenim rahat, zihnim susmuş ve tamamen farkında şekilde belirli bir süre vakit geçirmek.. Bunun ne kadar zor olduğunu ve her seferinde de zihinsel, duygusal ve enerjisel olarak farkında olmadığım ve yüzeye çıkan şeyleri gördüğümde, hayatımı sorgulamaya başladığım süreç başladı. Bir bedene, zihne sahibiz ve bunun kontrolü bizde değil, 24 saatimizin 23 buçuk saati otomatik olarak geçiyor ve sadece yarım saat şunu yapmaya çalışıyorum ve inanılmaz zorlanıyorum. Robotuz lan dedim sgds. Bu ilk rastlantısal meditasyon girişimimden sonraki 5-6 yılım sürekli araştırarak, okuyarak ve eski hayatımdaki kariyerimi sonlandırıp bu alana girmemle sonuçlandı. Tüm bunları yaparken içsel olarak her türlü yanlışı ve hatayı da deneyimlediğimden, bunlarla alakalı yazmam ve insanlara bunları öğretmem gerektiğinin farkına vardım. Son birkaç yılım tüm blokajlarımın farkına varmakla ve bunları çözmekle geçti ve geçmektedir. Küçücük bir merakın beni getirdiği yere bakın!!

İlerleyen başlıklarda, meditasyonda yapılan hatalar ve uyarılarla alakalı bazı bilgiler de vereceğim ama öncesinde şu uyarıyı yapmak istiyorum. Meditasyona daldığınızda kendi içinizdeki tüm çözümlenmemiş duygular, üzüntüler, kırgınlıklar ve acılarla da karşılaşma olasılığınız yüksektir. Çocukluğumuzdan şu ana kadar yaşadığımız ve tam olarak çözümleyemediğimiz blokajlarımızla karşılaşmamız ise kişinin zihinsel, duygusal, psikolojik olarak belirli semptomlar yaşamasına ve depresif bir duruma girmesine yol açabilir. Bu yüzden sitenin içeriğini belirli bir sırayla yapma ihtiyacı hissettim. Kendi deneyimimden öğrendiğim şey şudur:

1-) Kişi içsel olarak kendi farkındalığına erişmesi ve kendisiyle baş başa kalması için ‘Meditasyon’ yapmalıdır. Bu yüzden meditasyonu detaylı şekilde açıklama ihtiyacı hissettim.

Fakat meditasyon yaptıktan sonra kişi, düşünce sürecinin karmaşıklığı ve içsel olarak enerjisel bazı farkındalığa geldikten ve enerji blokajlarıyla baş başa kaldıktan sonra bunları nasıl çözümleyeceğini bilemiyorsa, bu sefer meditasyon ters tepebilir ve kişi bazı enerjisel zorluklar yaşayabilir. Bu yüzden önce farkındalığın ne olduğunu öğrenmemiz ve deneyimlememiz, daha sonra bu farkındalıkla neler yapmamız gerektiğininin farkına varıp, bunlar üzerinde çalışmalar yapmamız çok önemlidir. Meditasyon bilgisinden ve belirli bir meditasyon deneyiminden sonra ‘Çakra’ bilgisine ve ‘Çakra iyileştirme yöntemlerine’ geçilmesi çok faydalı olacaktır.

2-) Çakra bilgisi ve çakra iyileştirme yöntemlerinin mantığı şudur: Kişi, meditasyon yaptıktan ve belirli bir içsel farkındalık elde ettikten sonra kendi içinde bir enerji bedeni olduğunun ve bu enerji bedenindeki tıkanıklıkların yaşamımızdaki sorunların ana kaynağı olduğunu öğrenir. Meditasyon bir araçtır ve bu aracı çok doğru kullanarak, içsel blokajlarımızı ve sorunlarımızı çözmeye başladığımızda ise hayatımız daha sağlıklı, dengeli ve anlamlı olmaya başlar. Bu blokajlarla yüzleşmeden önce kişinin kendi öz’ü hakkında belirli bir deneyime gelmesi ise bu blokajlar çözülürken yaşanılan sıkıntılarda kendisine güç verecektir.

Kendi içimizdeki hiç değişmeyen kısımla, sürekli olarak değişen kısmın ayrımını yapabildiğimiz ve hiç değişmeyenle, sürekli değişenin ‘iç içe’ olduğunu anladığımız an, oyunun kurallarının değişmeye başladığı andır.

M.D.

B) Meditasyonun Faydaları

Gün içerisinde kısa bir süre de olsa farkında ve anda kalma pratiği yapmanın fiziksel ve zihinsel sayısız faydası vardır. Meditasyonu hayatımızın rutinine sokmamızın ve sürekli şekilde yapmamızın, uzun vadede çok daha büyük faydaları olacaktır. Şimdi meditasyon yapmanın faydalarını temel bir şekilde açıklayalım:

1-) Meditasyon, zeki varlıklar olduğumuzun farkına varmamızı sağlar

Çok az insan kendi sosyal çevresinin ön yargılarından farklı olarak fikirlerini sakinlikle açıklama kapasitesine sahiptir. Hatta çoğu insan belirli fikirler oluşturma yeteneğinden bile acizdir.

Einstein

Kendi gözleriyle gören ve kendi kalpleriyle hisseden insan sayısı çok azdır.

Einstein

Einstein’ın sözlerini baz alarak şu soruları soralım kendimize: Bir insan ne zaman kendi gözleriyle görür ve kendi kalbiyle hisseder? Bir insan ne zaman kendisine aktarılan ön yargılardan bağımsız olarak dürüstçe ve korkusuzca kendi zekasını kullanır?

Sorunun cevabı şudur: Kişi, kendi gerçek kimliğinin her türlü ön yargıdan ve ona dayatılan fikirlerden özgür olduğunu anladığı zaman. Bir başka deyişle kişi, kendi içindeki bilincin varlığını herkesin içinde gördüğü zaman. Kendi varlığımızın farkına vardığımızda, herkesin içindeki ilahiliği görmeye başlarız. Herkesin özü aynıdır fakat tekamül seviyesi farklıdır.

Meditasyon yoluyla; ön yargılarımızın, kibrimizin, nefretimizin, kıskançlığımızın ve bize dayatılan/bizim oluşturduğumuz fikirlerin tüm kaynağının zihin olduğunun farkına varırız. Bu farkındalık, hayatımızda enerjimizi emen ama farkına varamadığımız olguların ortaya çıkmasına yol açar. Doğru bir yaklaşımla, kavrayışla ve doğru tercihlerle, kendimizi enerjimizi emen tüm saçmalıklardan uzaklaştırabiliriz.

Meditasyondayken, zihni daha iyi anlarız ve çok bilgili olmakla zeki olmak arasındaki ayrımın farkına varırız. Bu ayrımın farkına varmamız, başkalarının bizim adımıza kararlar almalarına ve fikirler oluşturmalarına izin vermemizin yerine, kendi gözlerimizle görüp kendi kalbimizle hissederek hayatı algılamamızı sağlar.

Kendimizi anlamamız, başkalarını anlamaya giden en önemli yoldur. Meditasyon, başkalarına karşı daha anlayışlı olmamızı sağlar.

2-) Meditasyon, zaman/mekan farkındalığımızı geliştirir

Doğru meditasyon deneyimiyle ve doğru bir kavrayışla, şimdiki an’a nasıl odaklanacağımızı ve geçmiş – gelecek kaygısını nasıl sonlandırabileceğimizi ya da hafifletebileceğimizi öğreniriz. Zihin, genellikle ya geçmiş durumlara ya da gelecekteki beklentilerimize tutunmaya meyillidir. Şimdiki an farkındalığında, zihnin maymun kısmı sesini kesmektedir. Geçmiş – şu an – gelecek olarak 3 e ayırdığımız zaman farkındalığının hepsinin, kendi içimizde olduğunun farkına vardığımızda ve geçmişi iyileştirmeye, şu an’ın farkındalığını arttırmaya ve olası geleceğimizi daha dikkatli ve farkında şekilde oluşturmaya başlamamızın en önemli yolu farkındalıktan geçer ve bu farkındalığı, meditasyon yoluyla daha çok keskinleştiririz.

3-) Meditasyon, bilinçaltımızın ve gölge taraflarımızın farkına varmamızı sağlar

Meditasyon yoluyla bilinçaltı derinliklerimizin de farkına varırız ve düşüncelerimiz, tutumlarımız, hislerimiz, davranışlarımız, duygularımız, enerjimiz ve daha derinlikli tüm diğer şeylerin birbiriyle olan nedensellik bağının iç görüsünü/kavrayışını geliştiririz. Belirli bir meditasyon farkındalığı sayesinde yavaş yavaş duygularımızın, düşüncelerimizin ve enerjimizin daha incelikli/derin dalgalanmalarını fark ederiz ve bu durum, zihnimizi, bedenimizi ve duygularımızı daha iyi anlamamızla sonuçlanır.

Gölge kısmımız ise basitçe şudur: İnsan olarak tamamen bilinçli değiliz ve bilinçsiz taraflarımız da bulunmaktadır. Bu bilinçsiz kısımlarımız; bilinçaltımız, kendimize yalan söylediğimiz kısımlarımız, iyileşmemiş yaralarımız, sıkışmış duygularımız, çoğu bilinçaltı çöplüğümüz ve kendimizde kabul etmediğimiz ve farkına varamadığımız taraflarımız diyebiliriz. Kendi bütünlüğümüzü ‘bir’ olarak düşünelim ve yaşamımızı ise düalite içinde bölünmüş olarak görelim. Tüm yaşam mantığı ise kendi bütünlüğümüzü elde etmektir. Kendi gölgelerimizin farkına varmamız ve gölge çalışması yapmamız, spiritüel yolculuğun en zorlu ve en olmazsa olmaz süreçlerinden biridir. Meditasyonun en mükemmel fakat bir o kadar da en tehlikeli kısmı da burada yatmaktadır. Mükemmel kısmı, kendi benliğimizin farkına varmamız ve kendi içimizdeki farkındalıksız tarafları görmemizdir. Tehlikeli kısmı ise bir anda tüm gölge tarafımızla karşılaşma ve bunları nasıl çözümleyebileceğimizi/kavrayabileceğimizi bilememe korkusudur.

4-) Hayata karşı olan tavrımız değişir

Kendi içimize döndüğümüzde, kendi artılarımızı ve eksilerimizi fark ettiğimizde ve en nihayetinde hepimizin ‘öz’ünün aynı olduğunu anladığımızda, hayata karşı tutumumuz daha minnet ve sevgi dolu olmaya başlar. Bu tutum, küçük şeylerin içindeki güzellikleri görmemize, yaşamın büyük perspektifini algılamamıza ve problem odaklı olmaktan öte çözüm odaklı olmamıza yol açar.

Ek olarak, meditasyonun bir diğer faydası da şudur. İçe döndüğümüzde, gözlemci olduğumuzda ve içimizde olan her şeye tanık olarak yaklaştığımızda, içimizde her ne varsa onları olduğu gibi kabul ederiz. Tabi ki bu başlarda çok zor olabilir. İçimizdeki artıları ve eksileri yani içimizdeki tüm olanları kendi isteklerimiz ve zihinsel yansıtmalarımızın olmasını istediği gibi yorumlamayıp, olanı olduğu gibi kabul ettiğimizde, yaşama ve kendimize karşı olan perspektifimiz daha sağlıklı bir hale gelir ve bu durum, meditasyonun getirdiği en önemli faydalardan biridir.

5-) Meditasyon stres, anksiyete, depresyon ve uyku problemlerimizle başa çıkmamıza yardımcı olur

Stresi azaltmak, insanların meditasyona başlaması için ortak bir dürtüdür. Hayatımızda stres yaratan tüm durumlar, kan basıncımızın yükselmesine neden olur. Bu yüzden, modern yaşamın getirdiği stresle başa çıkmanın en iyi yöntemlerinden biri meditasyondur.

Kronik stres, sayısız mental ve fiziksel sağlık sorununun ana faktörüdür ve stresle sağlıklı bir şekilde başa çıkmak çok önemlidir. Yapılan araştırmalara göre (Johns Hopkins Üniversitesinin yaptığı bir araştırma) meditasyonun, stresten kaynaklanan psikolojik semptomları hafiflettiği kanıtlanmıştır.

Ayrıca, Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi psikiyastristlerinin yaptığı bir başka araştırmada ise genel anksiyete bozuklukları olan kişilerin, farkındalık temelli stres azaltma meditasyon programı ile anksiyete sorunlarına belirli seviyede çözümler buldukları açıklanmıştır.

Dünya Sağlık Örgütüne göre dünya genelinde 300 milyondan fazla insan depresyon sorunuyla uğraşmaktadır ve bu kişiler, depresyonun yan etkisi olarak odaklanma ve uyku sorunları yaşamaktadırlar. Depresyonun semptomları kişiden kişiye değişmekle birlikte, depresyonda olup meditasyon terapisi uygulayan kişilerin kayda değer şekilde gelişme gösterdikleri görülmüştür.

Kendim de hayatımın belirli dönemlerinde uyku sorunu yaşamış ve belirli nefes teknikleri uygulayarak bu sorunu çözmüş birisi olarak, meditasyonun uyku problemine çok iyi geldiğini söyleyebilirim. Uyku sorunun altında yatan en önemli belirti, aşırı strestir. Stresten kaynaklı olarak zihnimiz, aşırı yorgun ve hareketli olduğunda ise her yatağa girdiğimizde sakinleşemeyen zihnimizin yarattığı sorunlar nedeniyle uykuya dalmakta zorluk yaşarız. Meditasyon yoluyla zihnimizi sakinleştirmeyi öğrendiğimizde ise uyku kalitemiz daha sağlıklı hale gelir. Hayatımın çalkantılı dönemlerinde bazen 2-3 saat sağa sola dönüp uyuyamadığımı bilirim fakat belirli nefes teknikleri sayesinde (belirli bir süre pratik yaparak) zihnimi sakinleştirip uyku düzenimi (uyku saatlerimi düzeltmekten öte uykuya dalış süremi azalttım) yeniden toparladım.

6-) Meditasyon öfke, sinir, agresiflik ve hayal kırıkları ile daha sağlıklı şekilde yüzleşmemize yardımcı olur

Hepimizin hayatında öfke, sinir ve hayal kırıklıklıkları yaratan deneyimler ve bunlarla yüzleşmek zorunda olduğumuz dönemler olmuştur ve olmaktadır. Tüm bu negatif duygular, psikolojik savunma mekanizmaları yaratır (ki sonuçta stresle sonuçlanır). Meditasyon, tüm bu negatif duyguları deneyimlerken, sakin kalmamıza yardımcı olur. Meditasyon sayesinde düşüncelerimizin, duygularımızın ve hislerimizin daha farkında oluruz ve ne zaman bir negatif düşünce ya da duygu yüzeye çıkarsa, bu düşünce ve duygulara otomatik olarak reaksiyon vermekten öte daha farkında şekilde karşılık veririz. Öfke gibi negatif duygular kan basıncının, kalp atış hızının ve nefes sıklığının yükselmesine neden olur ve beden ise bu yükselen değerlere göre reaksiyon gösterir fakat meditasyon yoluyla gelen sakinlik ve farkındalık, bu semptomları sakinleştirmemize yardımcı olur.

7-) Meditasyon; konsantrasyonu, hafızayı, yaratıcılığı ve motivasyonumuzu geliştirir

Dikkat dağınıklığımız, konsantrasyon problemimiz ya da motivasyon sorunumuz varsa, meditasyonun en önemli aracı olan ‘an’da kalma çalışmaları ile tüm bu sorunların yarattığı dağınıklıkların farkına varıp tekrar şimdiki an’a geri geliriz. Meditasyon yazılarımın başındaki 4 zihinsel yolu hatırlıyorsanız ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. An’da kaldığımızda ve zihnin başıboş gezinmelerinin farkına vardığımızda konsantrasyon ve hafıza gibi zihinsel yeteneklerimiz daha gelişir ve doğru tercih ve eylemlerimizle yaratıcılığımız daha çok artar. Bir şeyi yapabilmemiz için an’a gelmemiz ve an’da odaklandığımız şeye zihnimizi dağıtmadan konsantre olmamız gerekir. Meditasyon yoluyla, zihinsel 4 yol üzerinde belirli bir kontrol elde ederiz ve bu farkındalıkla, yapamayacağımız hiçbir şey yoktur.

😎 Aydınlanma

Sırf meditasyon yapıyor olmamız, aydınlanacağımız anlamına gelmemektedir fakat kendini meditasyona adayan ve doğru içsel çalışmalar yoluyla aydınlanmaya (mokşa, nirvana, samadhi) ulaşılabileceği de bilinmektedir.

Belirli bir beklentiyle meditasyon yapmaktan öte, beklentisizce meditasyon yapın ve size uygun olup olmadığına kendiniz karar verin. Meditasyon yapmadan önce daha önce meditasyon yapıp bu işin artılarını ve eksilerini bilen kişilerden fikirler almak tabi ki çok faydalıdır fakat unutmayın ki kendinizle baş başa kalacağınız bir yere giriyorsunuz ve orada nelerle karşılaşacağınız tamamen size özgü olacaktır.

Günlük meditasyon rutini oluşturmak: Meditasyonu, düzenli bir alışkanlık haline getirmek meditasyonun faydalarının farkına varılmasının ve deneyimlenmesinin en önemli adımıdır. Araştırmalara ve deneyimlerime göre meditasyonun sıklığı (düzenliliği) meditasyonda geçirdiğimiz sürenin fazlalığından daha önemlidir. 1 hafta boyunca her gün yapılan 10 dakikalık bir meditasyon, haftada 1 kez ama 1 saat yapılan meditasyondan daha faydalıdır.

Meditasyona yeni başlayanlar hatta belirli bir süre meditasyon geçmişi olan insanlar için meditasyonu günlük bir rutine bağlamak zorlayıcı olmaktadır. Sebebi şudur: Yukarıda kendi ilk deneyimimi okuduysanız, orada 24 saatin 23 buçuk saatinin otomatik olduğundan, kalan yarım saatte yapılan farkındalık meditasyonunu yapmanın ne kadar zor olduğundan bahsetmiştim. Biz insanlar alışkanlık varlıklarıyız ve kendi alışkanlıklarımızı kırıp daha farklı bir şey yapmaya başladığımızda ise bunu çok zor bulmaktayız.

Günlük kısa meditasyonlar yapmayı alışkanlık haline getirmemiz, beynimize şimdiki anda nasıl kalınacağını ve bu farkındalığı günlük aktivitelerimizde de nasıl koruyacağımızı öğretmemiz anlamına gelir. İşin püf noktası ya da gelinmesi gereken en nihai durumu şu şekilde açıklayabilirim:

Meditasyon yoluyla farkına vardığımız ve geliştirdiğimiz nihai farkındalık durumunu günlük hayatımızda ne kadar uzatırsak, hayatımızda yaptığımız her şey meditasyona dönüşecektir. Hayatımızda yaptığımız her şeyi, an’da gerçekleştirdiğimizde ise belirli bir meditasyon tekniğine ihtiyacımız kalmayacaktır çünkü kendimiz meditasyona dönüşmüşüz olacağızdır.

Asıl önemli olan nasıl burada ve şu anda olacağımızdır.

C) Meditasyonu Engelleyen Faktörler ve Hatalar

Yeni öğrenmeye başladığımız her şeyde olduğu gibi meditasyon da pratik gerektirir. Meditasyona yeni başlayıp, bazı engellerle karşılaşmamız gayet normaldir ve genellikle bu sorunu yaratan unsur ise evcilleştirmeye çalıştığımız zihnimizin ürettiği bahanelerdir. Çok yorgunum, meşgulüm, yerimde duramıyorum, emin değilim, burnum akıyor, tükürük birikti, üzgünüm, meditasyon çok sıkıcı, korkuyorum, anksiyetem var ve bunun gibi bazı direnç unsurlarının karşımıza çıkması muhtemeldir.

Meditasyon, hemen uzmanlaşılması gereken bir beceri değildir. Hepimizin belirli bir geçmişi ve hayatın getirdiği çeşitli şartlandırılmışlık durumu vardır. Zihnimiz ise sürekli olarak meşgul olmaya alışmıştır. Zihnimiz sessizliğe ve hareketsizliğe pek alışkın değildir ve zihnimizin buna direnç göstermesi çok normaldir. Biraz bilgiyle, farkındalıkla ve pratikle, tüm karşımıza çıkabilecek engelleri yavaş yavaş aşabiliriz.

Başlangıçta bu engellerle başa çıkabilmemiz için şu ipuçlarını aklımızda bulundurmamız faydalı olacaktır. Birincisi, merak ve hevesimizi hep korumalıyız. Meditasyon, zihnimiz ne durumdaysa o durumu gözlemlemektir, zihnin bizim olmasını istediğimiz şekilde olması değildir. İkincisi, bütün olasılıklara açık olmalıyız. Meditasyonla alakalı ne kadar bilgili olursak olalım ve beklentilerimiz ne olursa olsun, tüm bu önceden oluşturmuş olduğumuz zihinsel kalıpları da bırakmayı öğrenmeliyiz. Meditasyona daldığımızda, daha önceden okuduğumuz şeyleri temel alarak şu şu olmalı, bu neden olmadı gibi düşüncesel kalıplara fazla takılmamalıyız. Tabi ki öğrendiğimiz şeyleri baz alarak ilerlemeliyiz ama bunlara sıkı sıkı yapışarak ilerlememeliyiz. Bu ikisi arasındaki farkı ayırt edeceğinizden hiçbir şüphem yoktur. Üçüncüsü, sabırlı olmalıyız. Meditasyon, şipşak bir çözüm metodu değildir, bir yolculuktur ve farkındalık durumudur. Belirli bir süre pratik yaptıkça, hem alışmış olacağız hem de kimsenin fikrine ihtiyacımız olmadan kendi farkındalığımızı kendimiz oluşturacağız.

Şimdi meditasyonu engelleyebilecek bazı hatalardan bahsedelim:

1-) Meditasyonun gerçek anlamını ve amacını bilmemek

Birçok kişi, gerçek anlamda meditasyonun ne olduğunu bilmemektedir. Çoğu kişi, meditasyonu alternatif bir terapi yöntemi olarak görmektedir ve bilmektedir. Şunu da eklemem gerekir ki meditasyonun bu şekilde görülmesinde de hiçbir sakınca yoktur fakat her konuda olduğu gibi meditasyonda da derinlemesine bir farkındalık ve bilgi sahibi olmanın getireceği faydalar ve bireye katacağı farkındalık durumu, işin yüzeysel olarak bilinmesinden daha derin olacaktır.

2-) Yoğun yaşam koşulları ve zaman sorunu

21. yüzyılın gerçeklerini düşünecek olursak çoğu kişinin yaşam koşulları gerçekten çok yoğundur. İş, güç, aile yaşamı ve birikmiş duygusal sorunların yanında şehir yaşamımın getirmiş olduğu trafik sorunu, ses kirliliği, radyolar, 7/24 televizyon kanalları, telefon, internet, siyasi ve ekonomik problemleri de ekleyecek olursak, zihin ve bedenin tükenmesine yol açabilecek sayısız etken bulunmaktadır.

Birçok kişi düzenli meditasyon yapmak için samimi bir çaba harcamamaktadır. Yoğun yaşamın getirmiş olduğu sürekli bir programın olması ve bunun sonucunda gelen gerginlik ve yorgunluk sebebiyle düzene girmemiş bir alışkanlığı sürdürebilmek zor olabilmektedir. Keza sağlık sorunları, psikolojik etmenler ve sayabileceğimiz diğer yan etkenleri de düşünecek olursak tüm bunlar meditasyonu engelleyebilecek sebeplerdir.

Şunu söylememiz gerekir ki meditasyonun sürekliliği önemlidir. 1-2 gün ya da daha uzun bir süre meditasyon yapmamak çok büyük bir problem değildir fakat mazeret de değildir. Şartlar durumlar ne olursa olsun (kendimizi zorlamadan) gün içerisinde 10-15 dk bulamayacağımızı düşünmek pek gerçeklerle örtüşmemektedir. Kendi koşullarımızı da düşünerek, kendimizi en rahat hissedeceğimiz belirli bir zamanı kendimize ayırmak için mini bir plan/program geliştirebilir ve bunu uygulayabiliriz.

3-) Mayışık hissetmek ya da uykunun gelmesi

Uyuşuk hissetmek, esnemek ya da mayışmak, meditasyona ilk başlayan kişiler için gayet normaldir çünkü zihin ve bünye, rahatlamış halde ‘hiçbir şey yapmama’yı biraz tuhaf bulabilir. Genelde ya dinlenirken, ya şekerleme yaparken ya da uyumadan önce buna benzer bir rahatlamaya girdiğimiz için bünye, eski alışkanlıklarla karşılık verebilir. Pratik yaptıkça ve farkındalığımız arttıkça mayışıklık, rahatlama, farkındalık ve rahatlamış farkındalık arasındaki farkları ayırt etmeye başlayacağız.

Tetikte ve farkında kalmakta zorluk yaşamamak için şunlara dikkat etmeliyiz: Birincisi, eğer uzanarak meditasyon yapmak mayıştırıyorsa, lotus pozisyonunda yani oturarak ve belimiz dik bir şekilde meditasyon yapmak daha faydalı olur. İkincisi, zihinsel ve bedensel olarak yorgun olmadığımız bir vakitte meditasyon yapmamız, mayışıklıkların önüne geçecektir. Mesela güne başlarken ve/veya zihnimizin ve bedenimizin en dinlenmiş ve rahat olduğu bir vakti seçerek. Üçüncüsü, meditasyonu doğada yapmak veya evde yapacaksak, pencereler açık, temiz havanın bulunduğu bir ortamda yapmak.

4-) Dikkatin dağılmasına sebep olacak çeşitli etkenler

İlk defa meditasyon yapacak kişiler, içsel ve dışsal en küçük dikkat dağıtıcı şeylere karşı aşırı duyarlı olabilmektedir.

Meditasyon, zihnini/aklını susturmanın bir yolu değildir. Meditasyon, ortalama bir insanın her gün düşündüğü 50000 düşüncesinin altında gömülü olan ve her zaman orada bulunan sessizliğin içine girmenin bir yoludur.

Deepak Chopra

Meditasyon, tam anlamıyla sessiz bir ortamda olmak demek değildir. Aksine, düşüncelerin, dışsal seslerin (sokaktan geçen bir araç, bağıran bir çocuk, gürültülü bir komşu, yağan yağmur vs.) ve tüm dikkat dağıtıcı etmenleri kendi haline bırakıp, farkındalığımızı onlara vermeden ve/veya farkındalığımız onlara gitse bile direnç göstermeden ve dağılmadan, tüm olan bitenin gelip gitmesine izin vererek kendi içimize girmemizdir. Bu durum başlarda sıkıntı yaratırsa, daha sessiz bir ortamda olmayı ve/veya kulaklık kullanmayı deneyebilirsiniz.

5-) Sabırsızlık

Yapılan en büyük hatalardan biri, belirli bir meditasyon tekniğini sıklıkla ve belirli bir süre zarfında (birkaç ay veya yıl) denemeden ya meditasyonu bırakmak ya da hemen farklı bir meditasyon tekniğine geçmektir. Bizimle uyumlu olmadığını düşündüğümüz bir meditasyon tekniğini bırakmak veya değiştirmek doğru bir tercihtir fakat sabırsızlıktan ve/veya hızlı çözüm odaklı düşünmekten ötürü bir meditasyon tekniğini hemen değiştirmek ve bir diğerine geçmek işin doğasına aykırıdır ve meditasyonun kısa ve uzun vadeli faydalarını deneyimlememizi engellemektedir.

Bazı şeylerin zaman, pratik ve sabır gerektirdiği unutulmamalıdır. Meditasyon hem bir farkındalık yolu hem de içsel olarak bir arınma aracıdır. İçsel çöplüğümüzün farkına vardığımızda, meditasyon derin iyileşme sürecine dönüşür. Gerçek benliğimiz, binlerce yıllık geçmiş yaşamlarımız ve bu yaşamımızı da kapsayan düşünceler, hayaller, duygular, ilüzyonlar, blokajlar, karmik durumlar ve enerjisel olgularla birikmiş tozlarla örtülmüştür. Bu tozların farkına varmak bile belirli bir farkındalık gerektirirken, bunları temizlemek ve gerçek benliğimizin ortaya çıkma süreci tabi ki zaman alacaktır. Meditasyon ve içsel arınma sürecinde sabırlı olmak çok önemli hatta hayatidir.

Tüm meditasyon tekniklerinin nihai amacı ve mantığı, kendi özümüzü keşfetmektir (içimizdeki sonsuz tanık benlik). Kendi özümüzü keşfettikten sonra o özün hiç dokunulmamış, bakir ve sonsuz olduğunu kavrarız ve kendimizi bilmek ve öz’de kalmak için yapılması gereken tek şeyin, o özü ve mutluluğu engelleyen şeyleri ortadan kaldırmak ve çözümlemek olduğunu fark ederiz. Bu engelleri ortadan kaldırdıktan sonra geriye kalan şey, öz’dür. İşin zorluğu ve sabırsızlığı ise bu engelleri nasıl kaldıracağımızı bilememek ve bunları ortadan kaldırırken ortaya çıkan belirli zorluklar, gereken zamanı verememek ve sabırsızlıktır.

6-) Uygun meditasyon tekniğinin bulunamaması

Farklı meditasyon teknikleri, meditasyon tekniğini geliştiren insanların geçmiş yaşamları, o anki şartları ve içsel doğalarına göre geliştirilmiştir. Benzer şekilde, farklı kişiliklere ve karakterlere uygun olarak oluşturulmuş değişik meditasyon teknikleri vardır. Buradan çıkarmamız gereken sonuç şudur: Her meditasyon tekniği, herkese uyacaktır anlamına gelmez. Belirli meditasyon teknikleri belirli insanlara uygunken, bazılarına uyumlu olmayabilir. Bunun iki çözümü vardır. Birincisi, meditasyonu bilen birilerinden yardım almak ve meditasyonla alakalı belirli bir bilgi ve farkındalık seviyesine gelmektir. İkinci ve en önemli çözüm ise hangi meditasyon tekniğinin sizinle uyumlu olduğunu deneme yanılma yoluyla keşfetmektir. Size uyacak meditasyon tekniğini bulmak biraz zaman alabilir ama kesinlikle denemeye değer. Siteyi biraz araştırırsanız size uyumlu olabilecek çeşitli meditasyon tekniklerine denk geleceğinizden eminim.

7-) Beklentinin yüksek olması

İnsanların meditasyondan kısa vadede yüksek beklentileri olabilmektedir. Onlar, meditasyon sayesinde çok büyük bir pozitif gelişme beklemektedirler.

Lütfen meditasyona belirli bir sonuç için değil, farkındalık için yaklaşın. Tabi ki meditasyona belirli bir farkındalık elde etmek, uykuyu düzenlemek ve spesifik bir amaçla yaklaşılmasında bir sorun yoktur fakat beklentileri çok yüksek tutmak ve aracın içindeki yol haritasını ve farkındalık durumlarını öğrenmek yerine amaca odaklanılması, istenilen şeyler kısa vadede elde edilemeyince hayal kırıklığına neden olabilir. Meditasyonun faydaları, faydaları amaçlayarak gelen sonuçlar değildir aksine, meditasyon yaparak gelen farkındalığın birer yan ürünüdür, sonucudur. Meditasyonun kendisi bir hediyedir, hediyeden ne çıkacağı ise sizin farkındalığınıza, yaşamınıza ve çabalarınıza bağlıdır. Sadece yapın ve süreci ve sonuçları kendiniz gözlemleyin.

D) Meditasyon Duruşları/Pozisyonları

İlk öncelikle şunu söylemem gerekir ki meditasyon yapabilmek için belirli bir pozisyonda durma zorunluluğu yoktur. Meditasyon duruşu için en genel kural şudur:

Bedenimiz rahat bir pozisyonda olmalıdır.

Meditasyon duruşlarıyla alakalı bazı bilgiler vermeden önce meditasyon duruşlarının zorunluluk değil ama beden, konsantrasyon, rahatlık ve meditasyonun istenilen şekilde gerçekleşmesi için faydası olan duruş teknikleri olduğunu belirtmek isterim. Hangi pozisyonda olursanız olun, önemli olan kendinizi rahat hissetmeniz ve belirli bir pozisyonda durmak zorunda olmadığınızdır.

Meditasyonla alakalı yazılarda genel olarak zihnin sorunlar yarattığı ve zihni sakinleştirmenin önemli olduğundan çok bahsettik fakat bedenimizin de optimum bir duruşta olması, ağrı sızı hissetmememiz ve doğru bir teknik uygulamamızın çok önemli olduğunu söylemeliyiz. Bedenimiz rahat ve sabit bir pozisyonda olmazsa; odaklanmakta, tetikte olmakta, rahatlamakta ve bedeni unutup meditasyona dalmakta sorunlar yaşayacağımız aşikardır.

Meditasyon duruşlarını en genel hatlarıyla 4 e ayırabiliriz:

1-) Oturarak

2-) Uzanarak

3-) Ayakta

4-) Yürüyerek

Bir meditasyon duruşu 3 ana özelliği içermelidir:

  • Uyumlu, hizalı ve dengeli
  • Rahatlamış ve gevşemiş
  • Sabit ve hareketsiz (yürüyerek meditasyon yapılmıyorsa)

1-) Uyumlu, hizalı ve dengeli

Sırtımız, boynumuz ve kafamız dikey, rahat ve doğal bir şekilde hizalı ve dengeli olmalıdır. Kambur olunmamalıdır, boynumuz öne doğru eğik olmamalıdır ve çenemiz biraz aşağıda olacak şekilde belirli bir hiza ve denge sağlanmalıdır. Hizalanmanın doğru şekilde olmasına yardımcı olması için başımızın tepesinden bir tel, görünmez bir ip yada bir kordonla yukarı doğru çekildiğimizi ve sabitlendiğimizi hayal edebiliriz. Göğüs bölgemizin içe kaçmaması ya da çökmesini engellemek için göğsümüzü hafifçe öne doğru kaldırabiliriz.

2-) Rahatlamış ve gevşemiş

Kaslarımızın rahatlamış olması (özellikle de omuz, sırt ve yüz kasları) önemlidir. Bir meditasyon duruşu, gevşemiş ve rahat bir pozisyonda olmalıdır. Kollar çabasızca sarkmalı ya da durmalıdır ve ellerimiz kucağımızda, dizimizde ya da kendimizi rahat hissedebileceğimiz bir yerde olmalıdır. Bacaklarımız ise durduğumuz pozisyona bağlı olarak (bağdaş, oturduğumuz yerden aşağıya sarkmış ya da uzanır bir posizyon) rahat ve gevşemiş olmalıdır. Dizlerimizde, sırtımızda, kalçamızda ya da boynumuzda belirli problemlerimiz, ağrılarımız ya da sıkıntılarımız var ise problemin olduğu bölgeyi desteklemek için yastık ve benzeri bazı destekler kullanılabilir.

3-) Sabitlik ve/veya hareketsizlik

Yürüyerek meditasyon yapılmadığı varsayılaraktan bedenimiz dengeli, sabit ve kolayca hareket ettirilemeyecek bir sabitlikte olmalıdır. Denge merkezimizi bulabilmek için merkez hissiyatımızı yakalayana kadar kendimizi hafifçe öne-arkaya ve sağa-sola doğru sallayabiliriz. Meditasyonun sürekliliği için sabit olmamız çok önemlidir.

Gözlerimiz tamamen açık, yarı açık ya da tamamen kapalı olabilir fakat sürekli sabit olmalıdır ve kapalı olsa dahi hareket etmemelidir. Gözlerimiz açık olduğunda ise 1-2 metre önümüzdeki zemine doğru odaklı olmalıdır.

Meditasyon duruşlarını en genel hatlarıyla 4’e ayırmıştık ve bu duruşlarda aktarılması gereken en önemli posizyon ise oturarak olanıdır. Eğer tai chi, qigong gibi ayakta yapılan bazı pratikler yapmak istiyorsanız, bunlarla alakalı çeşitli kaynaklardan ve/veya profesyonellerden gerekli bilgilere ulaşabilirsiniz. Yürüyerek yapılan meditasyonda ise nasıl yürüneceğini bildiğinizi düşünüyorum ama yine de yürüyüşümüze biraz daha farkındalık katarak hem hızımızı hem de bedensel duruşumuzu daha iyi ayarlayabiliriz.

Meditasyon Duruşları

Geleneksel olarak kabul edilen 6 adet meditasyon duruşu vardır. Bu duruşların isimleri bazı yerlerde farklılık gösterebilir fakat bizim için önemli olan pozisyonlara aşina olmak, kendimize uygun bir pozisyonu seçmek ve hangi pozisyonun bize uygun olduğunu deneyerek bulmaktır. Bu konuda çok katı olmaktan öte kendimiz için rahat bir pozisyonu bulmamız önemlidir.

E) Meditasyonla ilgili pratik öneriler ve meditasyon öncesi ek bilgiler

1-) Günün erken saatinde meditasyon yapın

Sabah meditasyonu, güne başlamak için harika bir yöntemdir. Günlük programınız çok yoğunsa ve meditasyonu belirli bir ritme oturtmakta zorluk çekeceğinizi düşünüyorsanız, sabah ilk iş olarak meditasyon yapmanız çok faydalı olacaktır. Sabah meditasyonu ile güne uyanık, yenilenmiş ve daha farkında başlarsınız.

2-) Aynı yerde ve aynı vakitte meditasyon yapın

Güne başlarken meditasyon yapma alışkanlığınız yoksa gün içerisinde aynı yer ve aynı zamanda meditasyon yapmaya özen göstermeniz, meditasyonu günlük bir alışkanlık haline getirmenizde çok faydalı olacaktır. Her mekanın kendine özgü bir titreşimsel frekansı vardır. Aynı mekanda yapılan her faaliyet, o faaliyetin titreşimsel ve enerjisel frekansının oraya yerleşmesine neden olur. Cami, tapınak ve buna benzer ilahi yerlere her girdiğinizde farklı hissiyatlar yaşamanızın sebebi budur. Evinizin bir köşesini meditasyon yeri olarak belirleyip, sürekli olarak orada meditasyon yapmanız, oranın titreşimsel frekansını değiştirecektir ve meditasyona daha kolay ve rahat girmenize yardımcı olacaktır.

Meditasyon yapmadan önce meditasyonun süresini belirlemeniz ve bu süreye uymanız faydalı olacaktır. Süre kısmı kişinin kendi tercihlerine ve alışkanlığına göre değişebilmektedir.

3-) Meditasyon yapacağınız yer konusunda yaratıcı olabilirsiniz

Meditasyon yapacağınız yerin hep aynı mekan olması tüm meditasyoncuların önerdiği bir şeydir fakat böyle olmazsa da sorun yoktur. Kendinizi rahat hissedeceğiniz ve rahatsız edilmeyeceğiniz herhangi bir yerde meditasyon yapabilirsiniz. Örn: Evde, işte, parkta, havalimanında, yürürken, otobüste, trende vs.

4-) Meditasyon duruşu konusunda esnek olabilirsiniz

Meditasyon duruşları, meditasyon yapmak için bir zorunluluk değildir fakat faydalıdır. Vücudun belirli bir elektriksel akımı vardır ve bazı duruşlar bu elektriksel akımın korunmasına ve yer çekiminin etkisinin azalmasına yardımcı olurlar. Meditasyon için en uygun duruş, lotus pozisyonudur fakat bu pozisyonu zor ve rahatsız bulursanız, kendinizi daha rahat hissedeceğiniz bir pozisyonu seçmeniz daha iyi olacaktır.

5-) Meditasyon öncesi niyetiniz ve neden meditasyon yaptığınız konusunda açık olun

Meditasyon yapmanın nedenleri kişiden kişiye değişmektedir ve bu nedenler çok çeşitlidir. Neden meditasyon yaptığınızı bilmek ve o nedene uygun şekilde açık bir niyet ve motivasyonla meditasyona başlamak çok faydalı olacaktır. Bu nedenleri tekrar hatırlayacak olursak:

  • Dikkati geliştirmek ve toparlamak
  • Zihni sakinleştirmek ve düşünce sürecini yavaşlatmak
  • Fiziksel olarak kontrolü ele almak
  • Kendi öz’ünün farkındalığına erişmek
  • Uykuyu düzene sokmak
  • Merak etmek
  • Stres, depresyon, ağrı, anksiyete ve/veya bazı sıkıntıların üstesinden gelmek
  • İçsel blokajlar ve çakralar üzerinde çalışmak
  • Enerji çalışması yapmak
  • Ezoterik bazı farkındalık seviyelerine erişmek, ezoterik çalışmalar yapmak ve sayabileceğimiz başka sebepler…

Yukarıda saydığımız sebepler arttırılabilir. Burada vurgulanması gereken en önemli şey, zihnimizi ve niyetimizi doğru bir tutuma getirmemiz ve bu tutum ve niyetin dışına çıkmamamızdır. Aksi taktirde, meditasyonda zorlanırız ve motivasyonumuzun da düşme ihtimali yükselir.

6-) Adım adım ilerleyin ve sabırlı olun

Meditasyon bir yaşam yolculuğudur, çok hızlı şekilde bir ilerleme programı değildir. Meditasyonda adım adım, gün gün ilerlenilmeli ve bazı yeteneklerin ve farkındalık seviyelerinin sabır, pratik ve adanmışlık gerektirdiği kabul edilmelidir. Zaman geçtikçe kazanılan faydalar kademeli şekilde hissedilecektir. Başarı veya hata mantığından öte farkında olmak ya da olmamak yaklaşımını benimseyin.

7-) Huzursuzluk veren şeylere direnmeyin ve kabul edin

Meditasyona yeni başlayan hatta uzun süre yapan kişiler, meditasyon sırasında genellikle anksiyete, huzursuzluk, öfke, bastırılmış duygular ve sayabileceğimiz diğer negatif duyguları deneyimleyebilmektedirler. Bu duygulara direnmektense, tüm dikkatinizi bu duygulara verin, bu duygularla ‘Bir’ olun ve geçip gitmelerine izin verin. Belirli bir pratikle ve zamanla, zihin bu duygulara daha aşina olacaktır ve bu duyguların getirdiği negatif düşünce kalıplarına kolay kolay yakalanmamayı öğrenecektir. Bu farkındalık durumu, hem meditasyon için hem de günlük yaşamımız için inanılmaz faydalı bir beceridir. Burada dikkat edilmesi gereken husus ise bu duyguların kök nedenlerinin farkına varılması ve bunların salıverilmesidir.

F) Meditasyon Türleri

Rehberli/Rehbersiz Meditasyon

Rehberli meditasyon, bir öğretmenin talimatları ve rehberliği eşliğinde yapılan meditasyon türüdür. Bu rehberlik, meditasyon hocasının yanında olabileceği gibi ses veya video kaydı eşliğinde de olabilir. Rehberli meditasyon tekniği, özellikle meditasyona yeni başlayanlar için faydalıdır çünkü öğretmen bu konularda deneyimli olduğu için onun rehberliği, meditasyona yeni başlayan kişinin meditasyondan en iyi şekilde yararlanması için anahtar olabilir. Çoğu rehberli meditasyon tekniği şu biçimdedir: Öğretmen, meditasyon boyunca zihnin ne şekilde hareket etmesi gerektiğini açıklar, sonra kişiyi belirli bir meditasyon tekniğine yönlendirir ve daha sonra bu tekniği, günlük yaşamınıza nasıl adapte edeceğinizin önerilerini sunar.

Rehbersiz meditasyon, kişinin yalnız başına yaptığı meditasyondur. Kişinin kendi başına yaptığı meditasyonu 2 ye ayırabiliriz. İlki, kişinin basitçe sessiz bir şekilde oturup zihnini, düşüncelerini ve bedenini sakinleştirip belirli bir süre sadece farkında şekilde kaldığı meditasyondur. İkincisi, rehberli şekilde ya da belirli meditasyon tekniklerini okuduktan sonra kişinin bu teknikleri kendi başına uygulamasıdır.

Hangi türde meditasyon yapacağınıza karar vermeden önce neden meditasyon yapıyor olduğunuzla alakalı belirli bir farkındalığa gelinmesi önemlidir. Rehberli ya da rehbersiz meditasyondan hangisini uygulayacağınız ise özgür iradenize kalmıştır. Tabi ki ilk başta rehberli meditasyon eşliğinde meditasyon yapılması ya da belirli bir meditasyon tekniği hakkında yeterince bilgi sahibi olduktan sonra o meditasyonu kendi başınıza uygulamanız daha mantıklıdır.

Sakinleştirici Meditasyon ve Anlayış/Kavrayış Meditasyonu

Meditasyon tekniklerini yüzeysel olarak ya sakinleştirici meditasyon ya da anlayış/kavrayış meditasyonu olarak ikiye ayırabiliriz. Burada vurgulamak istediğim şey şudur: Bir meditasyon tekniği ya sakinleştiricidir ya da kavrayış temellidir demiyorum. Çoğu meditasyon tekniğinin içinde her iki nitelik de bulunmaktadır fakat meditasyon tekniğinin doğası ya da niteliğine göre bu iki ayrımdan biri daha ağır basmaktadır. Bu ayrımı da meditasyonu tanımlamak için değil meditasyonu daha derinlemesine anlamanız için yapıyorum.

Sakinleştirici meditasyonun niyeti; sessiz, daha huzur dolu bir zihin durumu ve konsantrasyonun geliştirilmesidir diye özetleyebiliriz. Çoğu sakinleştirici meditasyon pratiği, belirli bir nesneye (nefes, mantra, görselleştirme, fiziksel obje, belirli bir his vs.) odaklanmayı ve ne zaman zihin dağılırsa tekrar o nesneye geri dönmeyi içerir.

Anlayış/kavrayış meditasyonunun niyeti, kişinin bilgelik ve merhamet gibi yeteneklerini geliştirmek için zihnini dönüştürme yolunu kullanmasıdır diyebiliriz. Çoğu iyileştirme ve ezoterik meditasyon yöntemlerinin bu kategoriye yakın olduğunu söyleyebiliriz.

G) Meditasyon Nasıl Yapılır?

1 . Adım:

İlk önce nerede meditasyon yapacağınıza karar verin. Rahat bir minder ya da mat gibi destekleyici eşyalar kullanabilirsiniz. Daha sonra, meditasyon yapabilmeniz için sessiz bir yer bulun. Meditasyon yapacağınız yeri, içsel huzurunuz ve kişisel gelişmeniz için bir tapınak olarak görün ve o alanı sürekli olarak meditasyon yapacağınız mekan olarak kabul edin ve o alana gerekli özeni ve saygıyı gösterin.

2 . Adım:

Zamanı kafanıza takmamanız için alarm kurun. Meditasyon öncesi kendinize belirli bir süre belirleyin ve o sürenin dışına çıkmayın. Ayrıca, her gün aynı saatte meditasyon yapmanız faydalıdır fakat bu konuda esnek olabilirsiniz.

3 . Adım:

Hangi pozisyonda meditasyon yapacağınıza karar verin. Dik bir pozisyondaki lotus duruşu en iyi meditasyon duruşudur. Ellerinizi her seferinde kendinizi rahat hissedeceğiniz aynı pozisyona getirin (Bir eliniz diğer elinizin avuç içinde olabilir, eller dizlerin üzerinde olabilir ve başparmakla işaret parmağı hafifçe birbirlerine değecek şekilde bir pozisyon belirleyebilirsiniz). En iyi duruş, sağlam/dik/sarsılmaz bir pozisyonla, rahatlamış/gevşemiş bir pozisyonun dengeli bir sentezi olmalıdır. Omuzlarınızı ve diğer gergin bölgelerinizi rahatlatmak için bilinçli şekilde birkaç derin nefes alıp verin. Sonra gözlerinizi nazikçe kapatın ve meditasyon süresince bu pozisyonda kalacağınızın kararlılığını oluşturun ve artık hareketsiz kalın.

4 . Adım:

Nefesinizin ritmini değiştirmeden, farkındalığınızı nefesinize verin ve sadece farkında şekilde nefesinizi izleyin/gözlemleyin. Bu kısım meditasyonun dayanak (demirleme) noktasıdır. Meditasyon boyunca aldığınız her nefesin farkında olun ve izleyin. Düşünceler tarafından dikkatinizin dağıldığını her fark ettiğinizde, dikkatinizi ve farkındalığınızı tekrar nefesinize geri getirin ve düşüncelerle savaşmayın. Aynı şekilde dikkatinizi dağıtan bir ses, vücuttaki bir kaşıntı, ağrı/acı hissiyatı vb. gibi dikkatinizi dağıtan bir durum oluşursa tekrardan nazikçe nefesinize geri dönün ve nefesinizi izleyin. Bağımsız/tarafsız şekilde gözlemci olun. Ne zaman dikkatiniz dağılırsa dağılsın, kendinizi/zihninizi/oluşunuzu yargılamadan tekrar ve tekrar nefesinize geri dönün ve nefesinizi izleyin. (Bu kısım, dikkatlilik pratiğidir.)

5 . Adım:

Dikkatiniz nefesinize demirlendiğine göre zihninizin/aklınızın rahatlamasına izin verin ve sadece oluşun/varlığın/anın içinde rahatlayın. Meditasyon süresince yaptığınız tek şey nefesinizi izlemek iken aynı anda (eş zamanlı olarak) tamamen kabullenmiş ve teslim olmuş bir açık gökyüzü boyutundaymışsınız gibi zihninizi dinlendirin/serbest bırakın. (Bir diğer yaklaşım olarak şunu söyleyebilirim: Tüm dikkatiniz sadece nefesinizde iken, dikkatinizi sakince nefesten de çekip başka hiçbir şeye dikkatinizi vermeden sadece an’da kalın. Dikkatinizi vereceğiniz hiçbir şey kalmayınca geriye kalan tek şey açık ve berrak bir bilinçtir. O bilincin farkına varın, o bilinci tekrar hatırlayın ve o bilinç olun.) Bu farkındalığa yerleşmek için kendinize zaman verin. Çamurlu suyu kendi başına bıraktığınızda, çamur dibe çöker ve su tekrar berrak hale gelir. Aynı şekilde zihninizin yerleşmesine izin verdiğinizde berraklık geri gelir. Buradaki en önemli nokta her şeyi kendi olduğu halinde bırakmanızdır, özellikle de nefesinizi ve zihninizi kendi haline bırakıp hiçbir çaba sarf etmeden sadece oluşun açılmasını fark edin. (Bu kısım, zahmetsiz/çaba gerektirmeyen oluş pratiğidir.)

6 . Adım:

Nefesinizi izledikçe ve varlığın/oluşun/bilincin içinde açık ve rahatlamış şekilde kaldıkça, düşünceler aniden ortaya çıkabilir (bazen rahatsızlık verici derecede de olabilir), görüntüler-sesler-hissiyatlar oluşabilir ve anılar, gelecek planları zihninizde akabilir. Tüm bu şeyler bu anda neler olduğuyla alakalı belirli izdüşümlerdir. Onları kendi haline bırakın, değiştirmek için çaba sarf etmeyin, kontrol etmeyin, uzaklaştırmayın ya da onlara tutunmayın. Aşkın tanık benliğe dönüştüğünüzde her şeyin, sonsuz genişlikteki rahatlamış ve açık bilincinizin içinden özgürce akmasına izin verin. (Kendinizi berrak bir gökyüzü olarak düşünün ve diğer her şeyi, gökyüzünde akan bulutlar olarak zihninizde tasarlayın.) En derin kimliğinizin, el değmemiş ve sonsuz bir tanık/bilinç olduğunun farkına varılması özel bir kavrayışı da beraberinde getirir.

Tüm bu adımları kısaca özetlemek gerekirse, her şeyi olduğu gibi bırakın ve tekrar tekrar nefese geri dönün, rahatlayın, çabayı da bırakın ve farkındalığınız içinde kalın.

Meditasyon süresince olabildiğiniz kadar basit ve açık olun. Yani:

  1. Basitçe oturun.
  2. Basitçe nefes alın.
  3. Basitçe olun/anda kalın.

Meditasyonun sonunda yavaşça ayağa kalkın ve deneyimlediğiniz bu doğal huzurlu farkındalığı gün boyunca devam ettirin.

H) Meditasyonla İlgili Ek Bilgiler

Bileni bilmek (İlahi Bilinç)

Meditasyondayken kendi gerçek özümüzle bağlantı kurarız, bir diğer ifadeyle gerçek kimliğimizi hatırlarız. Düzenli meditasyon pratiği sayesinde, yavaşça bu özün farklı yönlerini bilmeye başlarız. Kendi özümüzü, zihin ve bedenden ayrı ve daha belirgin şekilde fark ederiz.

Burada kendimize şu soruları sorabiliriz? Peki, kendi özümün bedenden ve zihinden daha farklı olduğunun farkına vardım. Gerçekte, ilahi bilincin bir parçası olan öz farkındalığımı deneyimledim. Peki sonra? Bunu keşfetmekteki mevzu nedir? Bunu keşfetmem hayatın getirdiği zorlukları, acıları ve stresi ortadan kaldıracak mı? Bu durum bana ne şekilde fayda sağlayacak?

Buna şu şekilde cevap verebiliriz:

Öncelikle şunu hatırlatmamda fayda vardır. Öz bilinç farkındalığının getirdiği yaşamsal değişimler ve faydalardan önce meditasyonun faydalarını hatırlamanız yukarıdaki soruların cevaplarına geçmeden önce daha büyük bir perspektiften olayı anlamanıza yardımcı olacaktır. Önceki başlıklarda meditasyonun faydalarından ve düşülebilecek hatalardan bahsettiğim için bazı şeylerin tekrarını yazmayacağım. Meditasyonla, bileni bilmek başlığının çok ortak noktaları olduğu için bu hatırlatmayı yapmak istedim. Şimdi öz bilinç farkındalığının ve bu farkındalığın getirdiği değişimlere geri dönelim.

Meditasyon yoluyla özümüzün farkına varma süreci, kayda değer sonuçlar doğurur. Kendi özümüzde kalmak bizi sakinleştirir ve gerçek huzurun kaynağıdır. Ayrıca, içimizdeki hiç değişmeyenin farkına vardığımızda hayatı algılayışımız da çarpıcı şekilde değişir. Perspektifimizde daha dengeli bir değişim olur, keyifli bir sakinliğin farkına varırız ve doğru bir tekamül ve çabayı da bunun yanına ekleyince, kendimize özgü bir mutluluk ise bunun sonucu olur. Her şeyden öte, bu pozitif değişim hiçbir dışsal koşula bağımlı değildir (Dışsal koşulların etkilemediğini söylemiyorum) çünkü kişinin özündeki mutluluk onun varoluşsal doğasıdır. Bu durum tamamen bağımsız ve koşulsuzdur.

Hepimiz günlük yaşantımızda sayısız içsel ve dışsal uyarana maruz kalmaktayız ve zihnimiz ise sürekli olarak düşünme ve uyarılma etkisi altındadır. Bu mental karmaşa içerisinde gerçekle doğruyu ayırt etmek ve kendimizi arama yoluna girmek bile inanılmaz zorlayıcıyken, bu yolun içimizde başladığının farkına varmak ve zihnimizi sakinleştirip kendi özümüzü dinlemek için gereken zamanı bulmakta zorlanmaktayız.

Ancak, bazen bilinçli bazen bilinçsiz şekilde de olsa bir çoğumuz, düşünceden özgür bir zihin durumuna belirli zamanlarda erişmekteyiz. Sanatla uğraşanlar kendi sanatlarını icra ederlerken ve/veya pratik yaparlarken, çoğunlukla bu durum içerisindedirler. Gökyüzünü izlediğimizde, bir kitaba/filme/diziye kendimizi kaptırdığımızda genellikle meditatif bir durum içerisinde olmaktayız. Zihnimiz herhangi bir düşünce sürecinin içinde olmadığında ve kendimiz anın içinde kaldığımızda genellikle kendi özümüze daha yakın oluruz. Böyle durumlarda farkında olsak da olmasak da sakin ve odaklı bir zihne sahip oluruz.

Meditasyon, tüm yukarıda bahsettiğimiz ve bilinçli ya da bilinçsiz şekilde eriştiğimiz bu farkındalığa gelmemiz için uyguladığımız sistematik ve bilinçli bir yoldur.

Meditasyon sonrası öneriler

1-) Meditasyon sonrası kısa bir süre kendinizi inceleyin

Meditasyon sonrası 1 dk gibi kısa bir süre fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal olarak nasıl hissettiğinizi gözlemleyin. Meditasyon öncesi ve sonrası belirli bir değişim var mı yok mu? Meditasyon öncesine göre daha mı sakinsiniz ya da belirli duygularınız daha mı tetiklenmiş hissediyorsunuz? Zihniniz daha berrak mı yoksa daha bulanık mı? Daha konsantre hissediyor musunuz?

Sayısız meditasyon yöntemi ve tekniği olduğu için size uygun meditasyon tekniğini bulmak ve bu teknikte istediğiniz şekilde ilerleyebilmek için kendinizi sürekli olarak gözlemleyin. Size iyi gelmeyecek bir meditasyon tekniğini uygulamanız, belki de tekniği yanlış uygulamanız ya da bilmediğiniz bazı sebeplerden ötürü işlerin daha çok karışmasına fırsat vermeden farkındalığı ele alıp, sizinle uyumlu olan bir meditasyon pratiğinde gün ve gün kendinizi daha iyi hissetmeniz çok daha faydalı ve önemlidir.

2-) Hataları ve keşfettiğiniz şeyleri not edin

Meditasyon yapmanıza engel olan durumların farkına varın ve bunları minimuma indirmek için iradenizi kullanın. Zihnimiz bizi kandırmak için her türlü oyunu oynamaktadır ve bu durumun farkına varılmadığında ise kendi kontrolümüzü otomatik zihin kalıplarına kaptırmış oluruz.

Bir diğer durum ise bugüne kadar yaşadığınız (geçmiş yaşamlarınız da dahil) pek çok yaşam deneyimi, çakralarınızda belirli izler/blokajlar bırakmaktadır. Meditasyon sırasında tüm bu blokajların ortaya çıkma olasılığı ise yüksektir. Aile üyeleriyle, eski partnerlerinizle, kendinizle ve çevreyle olan ilişkilerinizde çözümleyemediğiniz ya da henüz öğrenip salıveremediğiniz bazı duyguların farkına vardığınızda, bunlara direnmeden kök nedenlerine inebilmeniz için bunları not edin. Gerekirse uzman birinden destek de alabilirsiniz. Her şeyden önce soruna yol açan durumun farkındalığına eriştiğiniz için kendinizi kutlayın ve acele etmeden yavaş yavaş bu sorunların üstüne gidin.

You may also like

Leave a Comment